
Duysun Alem Böyle Aşkı, Bu Alemde Kral Çarşı...
Çarşı Alayına Karşı...
İzmir’in Ağası Herzaman Karşıyaka Çarşısı...
Vazgeçmedik terketmedik, Karşıyaka seni gönülden sevdik, Her yerdeyiz seninleyiz, Biz Çarşıyız harbi Karşıyakalıyız
Şarkılara, tezahüratlara konu olan meşhur Karşıyaka Çarşısı.. Peki kim bu Çarşı tayfası?
Çarşı demek delikanlılık demek, birlik demek, beraberlik demek, asilik demek, asillik demek, efendilik demek, Atatürkçü demek, laik demek, vefakar, cefakar,zor durumda tutunabileceğin, sana uzanan bir el demek..
Karşıyaka taraftarlarının yeşil kırmızı renklere olan tutkusu artık dünya çapında biliniyor.
Peki bu farklılık nereden geliyor? Diğer takım taraftarları kendi aralarında onlarca ayrı gruba bölünürken nasıl oluyorda ÇARŞI tek yürek, tek yumruk oluyor.
Yeşil Kırmızı Ekibi olarak bu soruların yanıtlarını merak ettik ve tribün liderlerimizden Taner Ütüklerli ve Altar Toker ile ÇARŞI’yı konuştuk..
Abilerimiz yıllarını tribünlere vermişler, görmüş geçirmişler.. Kendilerini ön plana çıkarmak istemiyorlar, mütevaziler, röportajın ilk dakikalarında lafları sanki ağızlarından kerpetenle alıyoruz. Ama laf lafı açtıkça, eski defterler, eski anılar açıldıkça onlarında dilleri çözülüyor ve çok keyifli bir sohbet dudaklardan dökülmeye başlıyor.
Dedik ya artık hayatları Yeşil Kırmızı olmuş diye.. İşyerlerinin adını Çarşı koymuşlar, her yeri yeşil ile kırmızıya bürümüşler..
Yeşil Kırmızı Ekibi:Abiler kimdir bu Çarşı tayfası, kimlerden oluşur ?
Taner Ütüklerli – Altar Toker : Çarşı demek Karşıyakalı demek. Bizim ayrı bir tayfamız, ayrı bir grubumuz ya da ayrı bir mekanımız yok. Eskiden söylediğimiz bir tezahürat vardı. Bayraklıdan, Bostanlıdan, Alaybey’in her yerinden...
Bu renklere gönül veren herkes kendini Karşıyakalı, Karşıyaka Çarşı’lı hissediyor. Oturduğu yerin önemi yok. Üçkuyular, Nergiz, Bayraklı, Şemikler, Çamdibi farketmiyor. Çarşı bizim kültürümüz, çarşı bizim mekanımız. Çarşı bizim buluşma noktamız. Tribünlerde bir tezahürat yapıyoruz herkes hep bir ağızdan bağırıyor.. Duysun Alem Böyle Aşkı, Bu Alemde Kral Çarşı.. Bu tezahüratı duyunca kimin tüyleri diken diken olmuyor? Herkesin oluyordur. İşte bu duyguları yaşayanlardan oluşuyor Çarşı tayfası..
Yeşil Kırmızı Ekibi:Karşıyaka ile yollarınız ne zaman kesişti? Bir gün bütün Karşıyaka tribünlerini yönlendireceğiniz aklınızdan geçermiydi?
Taner Ütüklerli: Çocukken babam beni maçlara götürürdü. Daha o yıllarda tribüne karşı ayrı bir sempati duyardım. Atatürk Stadı’nın en önüne iner maç yerine dakikalarca tribünleri izlerdim. 1980 senesinde Karşıyaka tribünlerinde önplana çıkmaya başladım. Benim için tesadüf değildi, daha ufak yaşlardan bu tribünler için bir şeyler yapmak istiyordum.
Altar Toker : Benim tribün sevdam Taner Abi ile başladı. Hep ona özenirdim. Maçlarda onu izler, onu takip ederdim. Karşıyaka Ortaokulunda okuduğum yıllarda deplasmanlara gitmek isterdim. Bazen beni maçlara götürmezler, yaşım ufak olduğu için otobüsten indirirlerdi ( Gülüşmeler... ) Maçlara gide gele bir aile gibi olduk. Maçlar bizim ortak noktamız, davamız oldu.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Dayanışma, birlik ve beraberlik açısından kıyaslayacak olursak sizce eski ile yeni arasında bir fark bulunuyor mu ?
Taner Ütüklerli - Altar Toker: Eski ile yeni arasında çok fazla fark bulunmuyor. Ancak gençlik yıllarımızda evli değildik, çocuğumuz yoktu, sorumluluklarımız daha azdı. Şimdi bizim yaşıtlarımız evlendi, iş güç sahibi, sorumluluk sahibi oldu. Tabii bu hiç bir zaman bizim tek yumruk olmamızı engellemedi. Eskidende birbirimize ihtiyacımız olduğunda anında 200-300 kişi biraraya gelebiliyorduk, şimdide gelebiliyoruz. Birlik, beraberlik, dayanışma eskiden olduğu gibi aynı şekilde devam ediyor.
Yeşil Kırmızı Ekibi:Karşıyaka tribünlerini siz yönlendiriyorsunuz. Bazen kulüp yöneticileri, başkanlarla ters düştüğünüzde oluyordur. En çok hangi başkanı seviyordunuz?
Taner Ütüklerli: Bizim davamız Karşıyaka. Karşıyaka adına zarar getirecek herkesin karşısındayız. Bu bazen yönetici olur, bazen başkan olur. Ama Karşıyaka’nın yararları için yönetimlerle aramızı iyi tutmaya çalışırız. Çünkü o makama gelmiş olan kişi bizim başkanımız, Karşıyaka başkanı..
Altar Toker: Benim en çok sevdiğim başkan İskender Mesudiyeli’idi. Çünkü bir vizyonu bir karizması vardı. Togan Toprak şahsiyetli, Can Ergün adam gibi adam, rahmetli Erol Baş sevdiğimiz abilirimizdendi. Şimdilerde Mustafa Çelikiş. Onu çok beğeniyorum. Maddi manevi kulübe her türlü yardımda bulunuyor. Bir gün Mustafa Çelikiş’i bu kulüpte başkan olarak görmek isterim. Tabii burada isimlerini sayamadığım daha çok değerli yönetici abilerimiz bulunuyor.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Karşıyaka’nın geçtiğimiz sezon yaptığı en büyük atılım Karşıyaka Taraftarlar Derneği’ni kurmak olmuştu. Bu derneğin kurucu üyelerinden olarak hedefleriniz nelerdir?
Taner Ütüklerli - Altar Toker: Karşıyaka Taraftarlar Derneği uzun yıllardır kafamızda olan ancak geçtiğimiz sene faaliyete geçirebildiğimiz bir oluşum. Burada ki amacımız tüm taraftarları tek bir çatı altında toplamak. Yeri geldiği zaman taraftarlar olarak yumruğumuzu vurup, söz sahibi olabilmek. Derneğin hukuki olarak kurulumu gerçekleşti. Şu anda çok güzel bir yerde, iskelenin karşısında bir yer tuttuk. Tabelamızı astık, boya, badana işleri bitti. En kısa zamanda çok görkemli bir açılış yapmak istiyor, yeni sezona yetiştirmek istiyoruz. Burada Karşıyaka taraftarlarımızdan isteğimiz derneğimize sahip çıkmaları.
Dernekte her şeyi profesyonel olarak yapmak istiyoruz. Derneği biz kurduk ama biz kurduk diye yönetimde biz olacağız anlamına gelmez. Karşıyaka’da çok başarılı iş adamları, pırıl pırıl gençler bulunuyor. Gelsinler derneğe sahip çıksınlar, önplanda yer alsınlar. Yarın öbürgün yapılacak bir kongrede KSK başkanını biz seçelim. Hatta sayımız o kadar çoğalsın ki Belediye Başkanını dernek üyeleri belirlesin. Bizim seçeceğimiz bir Belediye Başkanı isterse KSK’nin çıkarlarını düşünmesin, böyle bir şey mümkün olabilir mi?
Yeşil Kırmızı Ekibi:Çarşı deyince hemen Karşıyakalı’nın aklına belli isimler geliyor. Bu isimler arasında aramızdan ayrılan rahmetli Hasan ve Erdal abilerde yer alıyor. Sizler için bu isimler ne ifade ediyor?
Taner Ütüklerli - Altar Toker: Bu isimler Çarşı arasında mertliğin, dostluğun ve Karşıyakalılığın simgesidir. İkiside bizler için çok büyük kayıp. Rahmetli Hasan abi nam-ı diğer Laz Hasan üç sene önce trafik kazası sonucu vefat etti. Çok büyük Karşıyakalıydı. Deplasmanlara, her yere gelirdi. Tribünün en tanınmış simalarından biriydi. Hasan abinin dört tane çocuğu vardı ama onun için arkadaşları her zaman ön plandaydı. Bizler için canını verirdi. Bir sıkıntın, derdin olduğunda gecenin kaçında olursa olsun atlar gelirdi.
Rahmetli Erdal ise çok genç yaşında aramızdan ayrıldı. Tribünlerin en sempatik, en sevecen ve en dost canlısı insanlarındandı. Osmanbey parkında yatıp kalktığı zamanlar olurdu. Buna rağmen üniversiteyi kazanmıştı. Çarşı’da işportacılık yaparak geçiniyordu. Çok talihsiz bir şekilde, çıkan bir kavgada hayatını kaybetti.
(Röportajımız esnasında Taner abi bizleri işyerine götürüyor ve duvarları bizlere gösteriyor. Duvarın baş köşesinde rahmetli Laz Hasan ve Erdal’ın fotoğrafları bulunuyor..)
Yeşil Kırmızı Ekibi: Genç Karşıyakalı arkadaşlarımızın merak ettikleri bir soru var. Taner ve Altar abiler neden maçlara forma ile gelmiyorlar, yada yeşil kırmızı giyinmiyorlar. Bunun özel bir nedeni var mı?
Taner Ütüklerli - Altar Toker: Belki genç arkadaşlar bizleri formalarla görmüyorlar ama bir gün işyerlerimizi merak ederlerse buyursun gelsinler. Bizim hayatımız, kalbimiz yeşil kırmızı. Artık eskisi gibi değiliz, sorumluluklarımız var, işlerimiz var. Yani bunun tek nedeni artık yaşımızın ilerlemiş olması.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Bazı taraftarlar Çarşı’yı kavgacı, çirkef, maçlara bedava girmeye çalışan bir grup olarak görüyorlar. Sizce bunun nedeni nedir?
Taner Ütüklerli: Daha öncede belirttiğimiz gibi aslında Çarşı diye ayrı bir grup bulunmuyor. Zaman zaman genç arkadaşlarımız maçlarda taşkınlık yapıyor, maç dönüşlerinde otobüs ve vapurlarda Karşıyakalılara yakışmayacak hareketlerde bulunuyorlar. Biz bunların önüne geçmek için çalışıyoruz. Sanıyorum bazı taraftarlarda bize karşı önyargı bulunuyor. Bunun nedeni de bizleri yakından tanımamaları. Halbu ki hepimizin yeri, yurdu belli. Benim dükkanımın adı Çarşı Kumrucusu ve çarşının içinde yer alıyor. Bir problemi, bir sorunu olan kişi rahatlıkla yanımıza gelebilir. Otururuz, konuşuruz, birlikte çayımızı içeriz. Hatalı yerleri konuşuruz, çözümler ararız. Bizim herkese kapımız açık. Bir derdi, sıkıntısı olan varsa rahatlıkla gelip kapımızı çalabilir.
Yeşil Kırmızı Ekibi:Sizce Karşıyaka taraftarı neden farklı? Neden 35 ½?
Taner Ütüklerli: Biz farklıyız çünkü Karşıyakalıyız. İlklerin kulübüyüz.. Gerek tribünlerde gerekse dışarda yapılmayanları yapıyoruz. Mesela bir örnek vereyim. Geçtiğimiz sezon bir televizyon basma olayı yaşandı. Bu doğru, yanlış tartışılırdı. Biz stüdyo bastık ondan sonra Cantona bunu reklam yaptı.
Yeşil Kırmızı Ekibi:Hazır söz basının gündeminde uzun süre yer alan stüdyo basma olayından açılmışken. Bu olayın nedeni neydi? Planlı bir hareketmiydi?
Altar Toker: Stüdyo basma olayı sadece bir tepkiydi ve beş dakika içerisinde hadi gidelim, bir görünelim şeklinde yaptığımız bir hareketti. Bazılarına göre yanlış bir hareketti ama bence yapılması gerekliydi. Karşıyaka Kulübü’nün sahipsiz olmadığını, herkesin istediği gibi konuşamayacağını göstermeye çalıştık.
Yeşil Kırmızı Ekibi: Karşıyaka tribünlerini hareketlendirmek için bugüne kadar neler yaptınız? Bundan sonraki planlarınız nelerdir?
Taner Ütüklerli - Altar Toker: Takımlarımız ister başarılı olsun, ister başarısız Karşıyaka tribünleri Türkiye’nin en renkli tribünlerindendir. Her deplasmana taraftarlarımızı götürmeye çalışıyoruz. Bunun için kulüpten gidip parada dilenmiyor, kendi kaynaklarımızı kendimiz yaratmaya çalışıyoruz. Mesela neler yapıyoruz? Maç öncesi kahvede tombala çektirerek para topluyor, bu biriken paralarla deplasmana otobüsler kaldırıyoruz. Maç bileti olmayan arkadaşların biletlerini karşılıyor, yemek parası olmayanların karnını doyuruyoruz. Bunları hiç bir çıkar gözetmeksizin yapıyoruz. Karşıyaka tribünleri için bugüne kadar çok şeyler yaptık. Yeri geldi canımızı tehlikeye attık. Bundan sonrada davamızdan vazgeçmeyeceğiz.
Yeşil Kırmızı Ekibi:Tribünden hiç unutamadığınız anılar nelerdir diye soracağız ama eminiz ki bu anılar anlatmakla bitmez. İlk aklınıza gelenler hangileri?
Taner Ütüklerli: Bizim her şeyimiz anı... Hangi birini anlatalım. 1990 yılı Sakaryaspor – Karşıyaka maçı öncesi. Osmanbey parkında bütün eküri oturuyoruz. O maçın önemi çok büyük. Şöyle ki Sakaryaspor’un küme düşmesi kesinleşti, biz ise yenersek kümede kalacağız. Sakaryaspor’a çok büyük teşvik primleri verdiklerini duyuyoruz. Yani mutlaka kazanmak için çıkacaklar. Bizde o zamanlar rahmetli Hasan abilerle aramızda bir laf söyledik. “Gol Olursa Sahaya Atlayacağız”..
Laf ağızdan bir kere çıkar tabii.. Bütün maç takımımız gol atamadı. Derken 90. dakikada Recep topu filelere gönderdi. Ben bir anda kendimi sahada buldum ve Recep’e doğru koşturmaya başladım. Recep koşuyor, ben arkasından koşuyorum benim arkamdanda polis koşuyor. Ben polisi görür görmez önüme çıkan Şengül’ü kucağıma alıyorum. Kucağımda Şengül ile sevinmeye giderken, Şengül’ün hatırına polis bir şey yapmıyor. Daha sonra polisler beni tuttu ve Sakaryasporluların soyunma odasının olduğu yerden dışarı çıkarmaya çalıştı. O sırada Sakaryasporlu futbolcular saldırmaya kalkıştı. Tribünler taşlar yağdırmaya başladı..
O günü hiç unutamayacağım.. İyi ki gol atmıştık, bende sözümü tutup sahaya atlamıştım.
Altar Toker: Yaklaşık 10 yıl kadar önce Göztepe 8-9 otobüs ile Ayvalık deplasmanına gidiyor. Bizde arkadaşım Dobo Metin ile tesadüfen o gün Alsancakta oturuyoruz. Göztepe maçından haberimiz yok. Bir baktık önümüzden otobüsler geçmeye başladı. Taksi kiraladık ve iki kişi otobüslerin peşine takıldık. Alsancak’ta iki otobüsün önünü kestik ve arabadan indik. Biz sadece iki kişiyiz.. Adamlar iki otobüs.. Otobüslerden aşağıya inemediler.. Biz iki kişi kovaladık, iki otobüs Güzelyalı’ya kaçtılar. Daha sonra basında Karşıyakalı taraftarlar Göztepelilere saldırdı gibi haberler çıktı. Ama bilmiyorlardı ki sadece iki taraftar saldırdı. Dobo Metin ve Ben.. Göztepelilerin kabusu olmuştuk.
Taner Ütüklerli: Bir gün hiç unutmuyorum.. Konyaspor – Karşıyaka maçı için deplasman hazırlıkları yapıyoruz. Çarşıda yaklaşık 100 kişi toplandık. Gelmesi gereken otobüsler gelmeyince sadece bir otobüse kaldık. Tabii herkes maça gitmek istiyor ama bu sayıyla imkansız gibi. İnanmayacaksınız ama bir otobüse 93 kişi binerek yola çıktık. Bagajdada bir çok arkadaş vardı. Molalarda otobüsün durduğunu anlayan bagajdaki arkadaşlar haliyle bagaj kapağını çabuk açmamız için yukarıya ayaklarıyla vuruyorlar, bizde inip kapağı açıyoruz. Konya yakınlarına yaklaştığımızda bir baktık ki polis otobüsü çeviriyor. Otobüsün durduğunu anlayan bagajdaki Karşıyakalılar yine mola verdiğimizi zannetmişler ve bagajın kapısını açmamız için yukarıya doğru vurmaya başladılar. Konya Emniyet Müdürü arabada, bagajdakiler yukarı vuruyor, biz bagajda birilerinin olduğu anlaşılmasın diye ayaklarımızı aşağıya vuruyoruz. Üç otobüs taraftarı bir otobüse sığdırıp gittiğimiz ilginç deplasmanlardan biriydi.
Altar Toker: Olaylı Nazilli maçında tribünde ilk göze çarpanlardan biri olduğum için beni şüpheli olarak gözaltına aldılar. Emniyet beni otobüse bindirip İzmir’e göndermeleri için yanımda polis görevlendirdi. Polislerle Nazilli Otogarına gittik. Polis abilere çok tuvaletim geldiğini, bana iki dakika tuvalet müsadesi vermeleri için izin istedim. Tuvalete girdim sifon diye çektiğim kablo meğersem elektrik kablosuymuş. Beni orada öyle bir elektrik çarptı ki, kendimi koşarak dışarıya attım. Benim tuvalet kapısından koşarak çıktığımı gören polisler kaçtağımı zannetti. Ben koşuyorum, onlar arkamdan kovalıyor. Ama bilmiyorlar ki beni elektrik çarptı. Gelde şimdi polis abilere durumu izah et. Zaten adımız çıkmış ( Gülüşmeler....)
Taner Ütüklerli: Denizli maçından dönerken Çevik Kuvvet çevirdi. Otobüste kesici madde olduğunu iddia etti. Sonra bende böyle bir şeyin olmadığını, hatta otobüste bir çocuğun bile olduğunu söyledim. Arap’ın 1,5 yaşında ki oğlu otobüsteydi. Daha sonra polis çocuğu görünce otobüsü aramaktan vazgeçti. Yolculuk devam ederken bir benzin istasyonunda mola verdik. Otobüse tekrardan bindiğimizde bir baktık ki çocuğu benzin istasyonunda unutmuşuz. Sonra geri dönüp tekrardan almıştık..
Bursa’ya giderken de yine polisler otobüsü aramak istediler. Araba temiz dedik hiç bir şey yok. Otobüste arama yapan polis koca otobüste sadece bir cımbız bulabilmişti. Daha sonra yanımıza gelerek bize teşekkür etti ve o cımbızı hatıra olarak saklayacağını söylemişti. Hala cımbızın otobüse nerden ve nasıl geldiğini bilmiyorum (Gülüşmeler....)
Altar Toker: Söke – Karşıyaka maçı için bir gün öncesinden yola çıktık. Hesapta Kuşadası’nda konaklayacağız daha sonra oradan ertesi gün Söke’ye geçeceğiz. Yaklaşık 500 tane Karşıyakalı geceyi Kuşadasında geçirmek için gelmiş, zaman zaman Kuşadası – Aydın taraftarları ile olaylar yaşanmış. Emniyet bizi ortalıkta görmek istemiyor. Sabaha karşı oldu, üşüdük. Tek çare olarak bir camii hocasına 2-3 kişi gittik. Sabaha kadar kalacak yerimizin olmadığını, üşüdüğümüzü ve geceyi camii’de geçirmek için izin istediğimizi söyledik. Hoca izin verdi tabii.. O üç kişinin sonradan 300 kişi olacağını bilmiyordu. Hoca çıkarkan anahtarı paspasın altına bırakmamızı söyledi.
Bir düşünsenize 300 tane Karşıyakalının camii’ye girdiğini. Tabii bu bizim için pek alışılmış bir olay değil. Millet başladı makara yapmaya.. Tesbih çekenlermi dersiniz, takunya giyenler, başına kasket geçirenler. Derken camii içine yayın yaptığını düşündüğümüz megafonu açtık ve Karşıyaka ile ilgili dualar etmeye başladık,, Tabii gır gır şamata.. Bir şey söylüyoruz, sonunda herkes Amin diyor..
Meğersem camii hoparlörü sadece içeriye değil, dışarıyada yayın veriyormuş. Yani orada bütün konuştuklarımız dışarıya duyuluyormuş. Kuşadası halkı şok olmuş. Zannetmişler ki çok önemli biri vefat etti. Ama sela deseler sela değil, zaten selanın zamanıda değil. Derken camii’ye yaklaşık 200 tane polis girdi. Polis gelince kaçmaya başladık. Biz kaçıyoruz polis kovalıyor. Ama polisten kaçarken ki halimizi göreceksiniz. Bazı arkadaşlarımızın elinde tesbihler kalmış. Bir yandan tesbih çekiyor, bir yandan kaçıyor. Unutamayacağım bir anıydı...
Taner Ütüklerli: Tribünlerin en renkli simalarından biri, biz ona kendi aramızda Fufo deriz. Çok komik bir arkadaş. Bir gün Susurluk’ta otobüsümüz mola veriyor. Fufo’nun karnı acıkmış tamda otobüsün durduğu yerde kangal kangal sucuklar asılmış. Fufo bir kankal sucuğu bir çekiyor aşağıya bütün sucuklar iniyor. Tabii bütün sucuklar birbirine bağlı. Sanki madalya gibi Fufo sucukları boynuna takıp otobüse doğru koşturmaya başlıyor. Fufo boynunda sucuklarla otobüse bindiğinde soluna bakıyor bir bayan, sağına bakıyor bir bayan.. Meğersem bizim Fufo o kafayla deplasman otobüsü yerine yolcu otobüsüne binmiş..(Gülüşmeler...)
Abilerimizin dediği gibi onların her yaşadığı unutulmayacak bir anı. Bu anılar ne konuşmakla nede yazmakla biter. Yeşil Kırmızı Ekibi olarak abilerimizden bu anıları daha detaylı bir şekilde anlatacakları bir röportaj sözü daha alıyoruz. Daha sonra sitemizde yayınlanan bu anıları Yeşil Kırmızı adlı bir kitapta toplayacağımızı belirtiyoruz.
Taner Ütüklerli ve Altar Toker... Bu isimlerin bütün davası Karşıyaka olmuş. Bundan sonra tribünlerde olumsuz davranışlara yer vermeyeceklerini, dernek çatısı altında herkesi biraraya toplamak için çalışmalar yapacaklarını ve tribünlere küskün Karşıyakalıları geri getireceklerini söylüyorlar. Gözlerinde ki ışıltı sanki ilk maçına gidecek bir çocuğunki ile aynı.
Küçük Düşünemeyiz, Biz Küçük Olamayız…
Hayal Kurarken Bile, Elalemden Farklıyız…
Biz Karşıyakalıyız.. Karşıyaka ÇARŞISIYIZ.....
Bütün Hayallerimiz Bir Gün Gerçek Olacak....
Karşıyaka Bayrağı Yalı’da Sallanacak Yer Yerinden Oynayacak..
O Gün Bayram Olacak