7 Haziran 2010 Pazartesi

Arko El kremi çok faydalıdır..


Şimdi işin şakası yok büyük bir ümitle bekledim. Maçın biter bitmez bizim başkan bir heyecan ile istifa edecekti, sonra tabi kimse "abi bir geri dön" demeyecekti, o da "3 sene şampiyonluk vaad ediyorum bu son olsun allaamakitabıma" vaadi elinde tnt olduğundan dönecek yüz bulamayacaktı, yeni bir dönem açılacaktı filan. Hiç alakası yok yahu. Adam gayet "görevimin başındayım" dedi, "durmak yol yola devam" dedi gitti. Böyle ucuz vurup "Nesrin Baytok göreve" demek de istemiyorum ama Aziz Yıldırım'sız bir Fenerbahçe hayali kurmak da şu şartlarda çok zor. Adamın iki dudağına mühürlü kaldı kulüp kaderi, küserse gidecek, gönlü çekerse kalacak, sonumuz hayrolsun.

Bu saatten sonra da burada neden Aziz Yıldırım gitmeli gibi bir yazı yazmak da çok heyecan verici değil. O kadar iyi nedenselleştirdik, o kadar çok yazı yazdık ki hani biri çıktısını alsa kitap olur, kürsülerde okutulur. Öyle disipline çevirdiğin konuyu tekrar tekrar ısıtmak güzel olmuyor, onun yerine bambaşka bir şey diyeyim, bu Banu hanımefendi bizi renk körü filan olmamakla itham etti ya ona biraz bozuldum. Yani elbette taraflıyız, taraftarız, futbolla ilişkimiz önce tuttuğumuz takım üzerinden kuruluyor. Ben, biz, belirli bir maaş karşılığı futbol analizi yapmak üzere bir iş ifa eden insan değiliz ki Banu? Tabi kendi takımımız ve onunla kurduğumuz gönül bağları hakkında yazı yazıcaz, bizi heyecanlandıran, yazı yazmaya teşvik eden şey bu. Öte yandan, yazdığımız haklı mı haksız mı bambaşka bir konu. Sen şimdi otur twitter da Rıdvan ile makara geç, ondan sonra Radikal'de yazıyı patlat, sonra millet o sözleri Rıdvan'a söylediğini zannedince yok öyle değildi de. Ne yapalım gönlünü de bilemiyoruz ki, zahirden gördüğümüzü söylüyoruz. Madem öyle kusura bakma da dedik, bu kadar hicran olacağını da gerçekten tahmin etmemiştik. Eleştirilmeye değil de içinde böyle yara olmasına üzüldüm, yoksa sevdiğimiz insansın, gelsen şarabını, peynir tabağını eksik etmeyiz, masada kral gibi ağırlarız sarhoş olsan evine de taşırız, başımızın üstünde yerin var.

Şampiyonluk güzel şeymiş lan. Böyle Efes'i yendik ya, hiç o Efes kapaklı blog yazıları filan kalmadı. Geçen sene ortalık bara dönmüştü, her blogun açılışında bir efes kapağı var millet zevkten parabol olduydu, bu sefer tıs. 3. Setin ortasında Efes 27 sayıda kalınca tabi heyecan kalmıyor kimsede, lise basket takımıyla maç yapar gibi. En azından ben Kaya'dan bir atraksiyon bekliyordum, bir yumruk olsun, kafa kol olsun, kaç bin adam var, en azından bir künde, o da fos çıktı. Meyva çayı nasıl şeymiş arkadaş, bir sene önce 15 metreden potaya zıplayanlar 27 sayıda kaldı, maçı izlerken üzüldüm yeminle.

Kaya'yı mı alacakmışız bu arada? Yani Kaya. Ne Zulüm gördük, ne vefasızlık çektik arkadaş taraftar olarak. Al bir kaya nerene dayarsan daya diye ilkokul pankartı ile mi iletişim kuralım, gözyaşı akıtalım? Veya Rambo Okan gelsin bir Fenerbahçeli taraftar dövüp sonra da Fenere küfretsin, seneye bizim bir takıma monte etsinler kendisi, yıllardır hayalini kurduğu formaya kavuşsun çocuk, işler böyle absürd gidiyorsa sonuna kadar gitmeli.

Şampiyonluğu kaçırdık ya şimdi bütün yaz Krasic'i almakla uğraşırız. Sonra Eylül'de Krasic gelmez. 4 tane Dos Santos, De Souza bulur getirirler. Takıntı oluyor bizde bazen böyle futbolcular, 50 ay onla uğraşıp 10 günde transferi bitiriyoruz. Öyle müthiş bir futbol zekası, aklı, tartışmasız transfer üstünlüğüne sahibiz.

Tartışmasız üstünlük derken, yahu uzay takımı diye başladığın sezonu şampiyonluktan 8 kulaç uzakta bitirdiğin bir sezonun yenildiğin son maçında (nefes al) rakibin şampiyon olamadı diye aşk ile sevinmek nedir be abi? Yani neyin kutlamasını yapıyorsun? Ne acaip adamlar var lan. Bir tribün dolusu adam Fenerbahçe şampiyon olamadı diye kutlama yaptı, hani Rijkaard'ı aldık, Haldun müthiş transferler yaptı, şendik şakraktık, en büyüktük, Türkiye'dikten buraya hızlı inişi nasıl içinize sindirdiniz? Takım Avrupa takımı ama bütün mensupları Gemerekli, zihniyet 14.000 kişilik ilçe sınırında kalmış, bana yar olmayan kız karşı komşunun oğlunun da olmasın da isterse konsomatris olsun tipi bir akıl.

Şu yukarıdaki adamlar da bombacı. Herkesin töresi, görgüsü farklı tabi. Bu aralar bombalarla haşır neşirim ondan koydum özel bir manası yok. Başlık da halkı bilinçlendirme görevim gereği öyle. Çevreye ve topluma faydalı olsun istiyorum bu yazılar.

Bir de Rehavet yazı yazsın biraz daha fazla, insan özlüyor.

İzmir bir sıcak, bir de internet kafede yazıyorum, dolayısıyla yazının sonuna geldik. Bu güzel İzmir pazarında biraz dolaşıp nar sulu soda içicem, acaip güzel bir şey.

End of Transmission.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder